30'lar
30’lu yaşlar
üzerine ne kadar çok yazılır, çizilir.
Ortalama bu yaşın altında olanlar bu tarz yazı görünce okumadan pöööf
der geçer, üstündekiler ise dudaklarının bir tarafını yukarı kaydırarak sinsi bir
tebessümle bakar. Olsun yine de o kervana bende eklenip, bende karalayacağım bir
şeyler. İnsan bu yaşlara geldiğinde, olgunluğa
erdiğini, dünyayı anladığını, ebeveynine hak verdiğini sanır. Sanki bu 30 yaş
tamamlandığında beyin, yeni bir formatla yeni bilgilere sahip olduğunu sanır.
Aslında ne cahilce, insan kendisinin daha önceden bilmediğini veya
anlamadığını, diğer insanlarda bilmez sanır. Halbuki onun gözleri görememiştir
o gerçeği. Görmek için illaki üst seviyeye atlamak lazım.
Artık
dünyayı değiştirebilecek fikirlerin varlığına inancı yerine dünyanın diğer
yüzünün keşfine çıkılır. Memleket meselelerinin
iç karartıcı yüzünü kavrayabilen kaç milyoncu kişi arasına girilir. Bu sefer
farklı! sanılan önderlerin yaptıkları çocukça hareketlerden sonra insanlardan
bir kat daha soğulur. Zaten kararını vermiştir, 30’undan sonra yeni
arkadaşlıklar kurulmaz. O yüzden eskiler özlenmeye başlanır. Kıymetleri
bilinir. Ama artık araya km’ler girmiştir. Bir de çoluk-çocuk telaşı ile
insanın kendine bile pek hayrı dokunmadığı dönemin zirvelerindedir. Hele
bekarsa! (O konu ayrı bir yazı konusu…)
Kendini
olgunlaşan, dünyanın mistik gizemini çözdüğünü sandığı bu yaşlarda acaba 40’ında
neler bekler onu? Bu seferde her şey yine altüst olmasın sakın? Tüm gerçek
sandıklarının tekrar yalan mı çıkar acaba?
Eleştirdiği
ebeveynlere gittikçe ne kadar çok benzediğini anlar bu 30’lardaki vatandaş. İş
hayatında rutinliğin yanında dinamikliğini koruyan tek şey, dedikodu, hırs,
ayak kaydırmacadır. Dikkat et adapte olamazsan dışlanırsın. Aaa o da ne? Yalnızsın…
Neden? Acaba en son ne zaman kontrolsüz
bir şekilde ağladın, kahkaha attın, sarıldın? Hatırlaması oldukça güç olsa
gerek. Kendini sonra kitaplara verirsin.
Zaman zaman düşünüyorsun, kitap okumak mı yalnızlaştırdı seni, yoksa yalnız
olduğun için mi okuyorsun? Bunu
sorgularken hafızanın mı yoksa ayırt etme gücünün mü zayıfladığını düşünüyorsun
değil mi? Hemen vücudunu dikleştirip kendime yeterim dersin, merak ediyorum kaç
saat sürüyor? Aslında göründüğün kadar
soğuk değilim diyorsun. Biliyorum çünkü dışarıdan nasıl izlenim verdiğini az
çok idrak edecek kapasiten mevcut. Ama bu duruşunun aslında öyle olmadığını
anlatmaya dermanın olmadı değil mi? Dinlemek isteyenleri bekledin. Merak
ediyorum bir elinin parmağı kadar oldu mu? Arkadaş olmak için bu kadar mükemmeliyetçi,
kendin gibi biri arayışı içinde olmaktan hep hayıflandın; sen de politik,
yüzeysel olmak istedin ama karakterine dürüst olamazdın bu seferde.
Tüüüm bu
yazdıklarım hiç karamsarlığa itmedi seni değil mi? Aksine yüzünde bir ışık bir
tebessüm belirdi. Neden? 30'lu’yaşların kâmil insanı olduğunun mu farkına
vardın yoksa? Şaka şaka… Büyüdükçe kalbinin kirlendiğini fark etsen de, en
büyük mutluluğun evindekiler ve elindekiler olduğunun farkındasın çünkü. Allah
30’undan sonra da eksiliğini göstermesin…