CÜCE İLE BEBEK
Sahafta gezerken sohbetimiz sonucu
satıcının bana armağan (İlk yılların ekmeği)etmesiyle tanıştım Henrich Böll ile…
Hesse, Mann’ın ardından çok sevdiğim yazarlar arasındadır. Hatta durumu daha
genelleyip savaş sonrası Alman Edebiyatına karşı büyük ilgi duymaya ve
araştırmaya başladım. Rus edebiyatı ile paralel okumam nedeniyle içimde bir
buhrana sürüklemedi desem yalan olur. Açlık, sefalet, soğuk hava, işsizlik… Tam
olarak ruhumu karartmıyor ama gerçekten kendimi orada hissedebiliyorum. Bu da
benim bir özelliğimi değil, yazarın başarısını gösteriyor.
Bu kitap küçük öykülerden
oluşuyor. Her birinde, küçük nükteler ve ince imalar mevcut. Bu durum da okumaya
farklı bir tat katıyor. Kitaba başlamadan önce hikâyelerden oluştuğunu bilmiyordum,
zira pek hoşlanmam. Ama düşününce fark ettim ki, aslında bir roman yazmak, onun
üzerine yoğunlaşıp kurgusunu kurmak daha kolay gibi (tabi ki bana göre değil,
bir yazara göre öyle olsa gerek diye düşünüyorum) ama küçük küçük romanlar
türetip, her birine ayrı gidişat ve son bulmak bir de mesaj vermek, hiciv de
bulunmak istiyorsa bunların hepsini tasarlamak çok yönlü bir zeka gerektirir
diye düşünüyorum.
Dili ise, her zamanki gibi müthiş
akıcı ve yalın (tabi ki Kamuran Şipal’in çevirisi ile okumanın ayrıcalığı ile).
Kitabın başlaması ve bitmesi bir oluyor.
Cem Yayınevi, 1983 Baskısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder